Şiraze

Bu metropol şehirde gecenin zifiri karanlığı hep günahlara gebeydi...
Düzen bozulmuş doğru ile yalan bir tezgâhta pazarlanır hale gelmişti…..
Kurtlar uyurken çakalların vadiye inip dans ettiği zamanlar görülür hale gelmiş dansın büyüsüne kapılan vadinin sakinleri oyunu sezememişti…..
Kısacası bu koca şehir her türlü oyunun oynandığı bir sirk gösterisi haline gelmişti.
Bu oyunları izleyenler ise özellikle sihirbazların illüzyon gösterilerinden çok keyif alıyor çılgınlar gibi alkış tutmaktan yorulmuyorlardı.
Ama bilmiyorlardı ki perdenin arkasındaki hakikat hiç de öyle değildi...
Yanlış olan bir şeyler vardı... Birileri dur demeliydi bu oyunlara...
Gösterinin Kralı kırmızı halı serili merdivenlerden tüm ihtişamıyla inerken herkes gözlerinin içine sevgi ve hayranlıkla bakıyordu...
Birisi hariç hiç kimse gözlerinin ardındaki büyüleyici sırrı göremiyordu...
Ve herkesin içinden sıyrılıp orta yere gelerek “Durun!” diyerek bağırdı "Yeter artık!" dedi geceye inat isyan edercesine...
Ağzından ateş püskürten gösterici elindeki ateşli çubuğu bırakıp…..
Aslan terbiyecisi elindeki kırbacı yere atıp...
Sihirbaz şapkadan çıkardığı beyaz güvercini elinden salıp…..
Elinde uzun çubukla gerilmiş ipin üzerinde yürüyen genç kız olduğu yerde kalıp...
Hepsi birden isyan eden kıza odaklandılar...
Hazır mısınız gerçek bir hayat hikayesine?
Ve bir İstanbul efsanesine...

Kitaplar